Haberler

Paylaş

Ak Parti Karaman Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı Recep Konuk, “Tarım Sektörü Küresel Isınmanın Müsebbibi Değildir”

17 Haziran 2016
“KURAKLIK VE ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELEDE HERKES TAŞIN ALTINA ELİNİ KOYMALI” Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun ev sahipliğinde yapılan Dünya Çölleşme ile Mücadele Günü programında konuşan TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı ve Karaman Milletvekili Recep Konuk, küresel ısınma ve kuraklığın en çok tarım sektörünü etkilediğini ifade ederek “Tarım sektörü küresel ısınmanın müsebbibi olmamasına rağmen en çok bedel ödeyen kesimdir” dedi. Üreticilerin ve çiftçilerin müsebbibi olmadığı bir meselede yaptırımlara maruz kaldığını, çölleşme ve kuraklık sebebiyle üretim alanlarının gittikçe daraldığını belirten Konuk, kuraklık ve çölleşme ile mücadelede herkesin taşın altına elini koyması gerektiğini söyledi. Türkiye'nin, çölleşme ve erozyonla mücadele alanında uluslararası çalışmalara imza atarak bölge ülkelerine yardımda bulunduğunu ve yabancı uzmanları eğittiklerini dile getiren Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ise “çölleşme ve erozyonla mücadelede Ankara Girişimi ile Dünyaya örnek olacağız" dedi.

Dünya Çölleşme ile Mücadele Günü Dolayısıyla DSİ Genel Müdürlüğü Konferans Salonu’nda düzenlenen programa Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Mehmet Daniş, TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı Recep Konuk, TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Cihan Pektaş, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Müsteşarı Akif Özkaldı, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Bakanlık Bürokratları ve STK temsilcileri de katıldı.



TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı ve Karaman Milletvekili Recep Konuk programda yaptığı konuşmasında, kuraklıkla ve çölleşme ile mücadele için bazı tarımsal ürünleri feda etmemizi isteyen, hatta üreticileri buna zorlayan tedbirler olduğunu ifade ederek şunları söyledi; “Ekosistemdeki bozulma nedeniyle dünyamız ısınmaktadır. Bunun sonucunda da buzullar erirken, dünyamızın ısısı artmakta buharlaşma ve yağış sistemindeki değişiklikler nedeniyle kuraklık ve çölleşme yaşanmaktadır. Kuraklık ve çölleşmeyle ilgili çare olarak; küresel ısınma ile etkin bir mücadele için her ülke ve her sektör uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından alınacak tedbirlere uymalıdır. Uymayanlar uygulanacak müeyyidelere katlanmalıdır önerisi getiriliyor. Bunun içerisinde karbon emisyonlarının azaltılmasından, çevreci enerji uygulamalarına kadar pek çok tedbir yer alıyor. Hem bir üretici hem de üreticilerin gözünü diktiği Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı olarak bunların içerisinde hem beni hem de komisyonumuzu en çok ilgilendiren ise kuraklıkla ve çölleşme ile mücadele için bazı ürünlerimizi feda etmemizi isteyen, hatta üreticileri buna zorlayan tedbirlerdir.”

Tarım sektörünü doğrudan ilgilendiren hatta pek çok üretici için tek geçim kaynağı olan tarımsal üretimi etkileyen veya etkileyecek tedbirlerin tarımsal üretimi olumsuz yönde ifade eden Recep Konuk, “Şimdi ben burada soruyorum, tarım sektörü küresel ısınmanın müsebbibi midir ki, en ağır bedeli bu sektör ödesin? Soru açık. Mesela, sanayi sektörüne veya tüketime getirilen yaptırımlar ya maliyeti arttıran ya da tüketim ürününün fiyatını arttıran tedbirlerdir. Tarım sektörünün karşı karşıya kaldığı yaptırımlar ise doğrudan ekonomik faaliyet alanını tehdit eden, sınırlayan yaptırımlardır” dedi.



Dünyanın ısınmasından birinci derece sorumluluğun tarım sektöründe olmadığını belirten Recep Konuk konuşmasını şöyle sürdürdü; “Dünyamız ısınıyorsa ve bunun sonucunda kuraklık yaşanıyorsa bunun sebebi tarla, tapan, bağ bahçe değil. Hukukta temel bir kaide vardır; suçun unsurları oluşmamışsa müeyyide uygulanmaz. Tarım sektörü açısından meseleye bakarsak suçun oluşmasına her hangi bir dahli olmadığı halde müeyyidelerle karşı karşıya kalan ya da kalacak olan üreticiler. Sadece müeyyidelerle mi karşı karşıya üretici? Hayır. Tabiatın değişimi nedeniyle karşısına çıkan olumsuzluklara da katlanmak zorunda. Yani başkalarının oluşturduğu ve oluşmasında en az pay sahibi olduğu sorunun sonucuna katlanmak zorunda.”

Çölleşme ve kuraklık sebebiyle üretim alanlarının gittikçe daraldığını belirten Konuk, “Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği ile Mücadele Sözleşmesinin esasını da teşkil eden; Kirleten Öder ilkesine göre maalesef üretici, çiftçi kirletmiyor, ancak bedel ödüyor. Müsebbibi olmadığı bir meselede yaptırımlara maruz kalıyor ve çölleşme ve kuraklık sebebiyle üretim alanları gittikçe daralıyor” dedi. Peki, Çözüm ne? Ve bu çözümde kimin rolü ne olacak diye soran Recep Konuk, “Bakanlıklarımız çölleşme ve kuraklıkla mücadele konusunda üstlerine düşeni ziyadesi ile yapıyorlar. DSİ suyun biriktirilmesinden, tasarruflu kullanımına kadar önemli işlere imza attı son dönemde. Yine orman alanlarının ıslahı ve orman varlığımızın arttırılması için büyük bir gayret sergilendi bu dönemde. Tarım Bakanlığımızın tarım arazilerinin korunması için çıkarılmasına öncülük ettiği mevzuat düzenlemeleri, biyolojik çeşitliliğin korunması konusunda yaptığı çalışmalar bu mücadelede hükümetimizin ve bakanlıklarımızın kararlılığı ile samimiyetinin de göstergeleridir. Ancak ben şunu biliyorum ki, bu mücadele kamunun tek başına vereceği veya kazanabileceği bir mücadele değil. Herkesin bu konuda yapabileceği mutlaka bir şey var ve olmalı. Yani şahıslardan, şirketlere, işletmelerden STK’lara kadar herkes taşın altına elini koymalı, kuraklık ve çölleşme ile mücadele de gayreti başkalarından beklememeli” dedi.



Recep Konuk konuşmasının sonunda kuraklık ve çölleşmeyle mücadele konusunda Konya Şeker’de yaptıkları çalışmalar hakkında da bilgiler verdi.

Konuk’un ardından kürsüye gelen Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu da yaptığı konuşmasında Türkiye'nin, çölleşme ve erozyonla mücadele alanında uluslararası çalışmalara da imza atarak bölge ülkelerine yardımda bulunduğunu ve yabancı uzmanları eğittiklerini dile getirdi. Afrika'dan Orta Asya'ya kadar rüzgâr erozyonuna maruz kalan ülkeler ile çalışma grubu kurduklarını söyleyen Bakan Eroğlu, bu kapsamda kurak bölgelerde fidan üretimi konusunda da faaliyet yürütüldüğünü açıkladı.

Geçen yılın sonunda 24 Ekim tarihinde Ankara'da ilk defa büyük bir taraflar konferansını topladıklarını hatırlatan Bakan Eroğlu, şöyle devam etti: "BM bizim bu konudaki başarılarımızı gördü, bu toplantının Türkiye'de yapılmasına karar verdi. Bu konuda başarılı olmak için BM için önemli bir adım attık. Küresel iklim değişikliğinde nasıl ki Kyoto adı var, artık çölleşmeyle mücadele de Ankara Girişimi de tarihe geçti. Ankara Girişimi ile dünyaya örnek olacağız.”

Eroğlu, yakın gelecekte dünyada en önemli sektörün gıda üretimi ve gıda güvenliği olacağını düşündüğünü söyleyerek, "Kuraklık ve çölleşme bugün çözülmesi gereken çok önemli bir problem. Biz de bu mevzuda çok önemli adımlar atıyoruz. Sadece Türkiye değil, bilhassa Afrika ülkelerine, Balkanlar'a, Kafkasya'ya, Orta Asya'ya çok büyük destekler veriyoruz. Hükümet olarak 2014 yılından itibaren Uganda'da Afrika için büyük hizmetler yapmaya başladık. Oradaki insanların susuzluktan ne kadar perişan olduklarını, su içemediklerini görüyorum. Onların susuzluğu, açlığı hakikaten insanların yüreklerini yakıyor. Bu bakımdan biz TİKA ile birlikte DSİ ile birlikte buralara yardım yapmaya başladık, hatta barajlar yapmaya da başlıyoruz Afrika'ya. Her şey tamam. Şimdi ise Afrika'da büyük bir proje var, Afrika'da 13 ülke Pan Afrika, Yeşil Doğa adıyla bir proje başlattık" diye konuştu.

Konuşmasının sonunda çölleşme ve erozyonla mücadelenin sadece Orman ve Su İşleri Bakanlığına bırakılmaması gerektiğini kaydeden Eroğlu, ilgili bütün kurumlar ve kuruluşlar ile sivil toplum örgütlerinin ve basın kuruluşlarının da bu alanda etkin bir çalışma gerçekleştirmesi gerektiğini ifade etti.